21 Mart 2013 Perşembe


BUGÜN DÜNYA DOWN SENDROMU GÜNÜ

Peki Down Sendromu nedir? Down sendomu trizomi 21, genetik düzensizlik sonucu insanın 21 kromozon çiftinde fazladan bir kromozon bulunması durumu ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan hastalığa verilen isimdir.

Vücutta yapısal ve fonksiyonel değişiklikler ile karakterize edilir. Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkların kombinasyonu yapısal olarak sergilenir. Sık sık zihinsel kavramdaki bozukluklar ve fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü gibi farklı olmasıyla ilişkilendirilir. Çoğunlukla hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlar taşır.

Down sendromu gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir rahatsızlıktır. Down sendromuna her 800 ile 1000 doğumda 1 oranında rastlanır, istatistikler anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir, diğer etkenlerin payı küçüktür.
Down sendromunun tipik yüz siması, normal kromozon sayısında sahip olan bazı insanlar da görülebilir. Ancak Down sendromunda buna ek olarak, el aynasında çift yerinne tek derin olarak bulunan avuç içi çizgisi,  Badem biçimli göz, palebral yarık, düşük kas tonusu, gibi fiziksel belirtileri mevcüt.

Down sendromlu çocuklar genelde boy ve kilo açısından daha yavaş büyürler, daha yavaş öğrenirler, problem çözmede ve karar vermede diğer çocuklardan daha çok zorlanırlar. Zeka seviyeleri normalden düşük olarak kalır. Ancak iyi ve erken başlanan eğitimle zeka seviyelerinde anlamlı yükselmeye rastlanır. Down Sendromlu çocuklar iyi bir eğitimle normal birey şeklinde hayatlarını sürdürebilirler. İmkan tanındığında meslek edinebilirler. Kendi yaşamlarını idame ettirebilecek seviyeye ulaşabilirler. Fizik tedavi, özel eğitim ve dil terapisine ihtiyaç duyulur. Bunlar için planlı ve programlı bir şekilde profesyonel yardım almak gerekir..


Özel Eğitim Down Sendromlu çocuklar kendi aralarında farklılıklar gösterebilirler, bu yüzden çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir programla özel eğitim, beraberinde sosyal ve duygusal gelişimi, bilişsel gelişimi ve motor gelişimini desteklenir.

Fizik Tedavi Fizik tedaviye Down sendromlu bebeklerde iki aylıkken başlanmalıdır.Egzersizler Fizyoterapist bakımında yapılmalı ve günlük programlarla evde aile tarafından uygulanmalıdır.Düzenli kontrollerle duruma göre tedavi desteklenir. Çocuklarda yüz kasları gevşektir. Fizik tedavi süresince kas gücü ve motor becerilerinin yanı sıra, algılama becerisi de programa dahil edilerek desteklenmelidir.


Dil terapisi Down Sendromlu çocuklarda konuşma geç gelişir. Erken dönemde başlanan dil terapisi ile ortalama 2-3 yaşında konuşma başlayabilir. Nadir rastlansa da bazıları çok geç konuşurlar.Hiç konuşamayan sayısı ise oldukça azdır.


Kaynak wikipedia



19 Mart 2013 Salı


Sevgili minigim blog takipçileri size güzel haberlerimiz var :), minigim.com'a yepyeni ürünler ekleniyor, %100 organik ürünleri birleştiren Popique marka ürünleri çok yakında minigim.com'da. bizi takip etmeye devam edin süprizlerimiz devam edecek !! 

14 Mart 2013 Perşembe


ÇOCUKLARIMIZI YARGILAMAK !


Tekrardan merhabalar.. bugün için hazırladığımız blog yazımız çocuklara yapılan yargı ve eleştiriler ile ilgilidir..

Eksik bulma konusunda uzmanlaşmış bir toplumuz, nerede hata var, nerede kusur var, bulup çıkartmak konusunda çok becerikliyiz. Açıkçası bu konuda özel bir yeteneğimiz olduğunu düşünüyoruz. Bu yeteneği çömertçe kullanmamayı tavsiye ediyoruz. Çocuklarla ilgili olarak, ''Eleştirmeyelim de tepemize mi çıksın!! düşüncesi var. 

Sanki çocuğu eleştirmenin alternatifi, her dediğine tamam demekmiş gibi bir algı var. Oysa bizim söylediğimiz çok basit: Çocuğumuzun yapabildiği şeyleri daha çokyapmasına imkan verelim. Masanın üzerine tırmanmaktan dolayı zarar doğmasını istemiyorsak, etrafına minderler koyalım. Çıktığında ayağı kayıp düşmesin, diye yanında duralım. Yani ona ''yapabilme'' başarısını tattıralım. Bu başarısından ne kadar mutlu olduğumuzu, ne kadar güzel yaptığını söyleyelim. Yeterince övüyorsak, eleştirilerimiz de yerini daha kolay bulur.

 Çünkü insan olarak negatif bir gerilim aldığımızda, bir süre sonra kulaklarımızı kapatmaya başlarız. Kendimizi korumamız daha önemlidir. Eleştiri konusunda bir kontenjanımız vardır. Eleştiriye en açık insan da olsanız herkes üzerinize hücüm ettiğinde, ''durun bir dakika'' dersiniz. Ana- babaya, ''beş övgüye bir yargı'' ölçüsünü öneriyoruz. Bu ölçü, bizce sadece çocuğumuz için değil, bütün yaş grupları için geçerlidir. Eleştirmekte haklı olabiliriz. Ama kendimizi o kişinin iyi, övülecek yanını bulmakla yükümlü hissetmeliyiz. İnanın çok şeyin fark ettiğini göreceksiniz!