26 Şubat 2013 Salı


Kardeşler arasında ayrımcılık...


Herkes için çocuğu çok önemlidir, ve çoğunlukla her anne-baba çocukları arasında ayrım yapmadığını savunur... Oysaki bir çok kardeş arasında kıskançlık olmasının nedeni, bir takım gerçeklerle bir diğerine yaklaşımın farklı oluşudur. 

Küçük kardeşe gösterilen ''o daha küçük'' gerekçeli yaklaşım bir diğerine söylenen ''sen ağabeysin/ablasın'' gerekçeli sözler, küçüğü hep taviz alan, büyüğü de hep taviz vermek zorunda olan yapmış, bu da kardeşler arasında rekabete yol açmıştır. Bu haksız denge büyüseler bile hiç değişmez. Yeni doğan ve iki yaşındaki kardeşlere bu yaklaşımda bulunurken, 'abla', 'ağabey' konumunda iki çocuğun, hala en az bebek kadar korunmaya muhtaç olduğunu unutan aileler, çocukları büyünce'de bu durum aynı şekilde devam etmektedir.

Bu çocuklar arasında birinin diğerine göre daha çok korunup kollandığından öte SEVİLDİĞİ inancı yerleşmektedir. 
İlk çocukta ideallerini gerçekleştiren aile, ikinci çocuk'ta çocuk sevgisini tatmin etmiştir!

İlk çocuk örnek çocuk olmalıdır ve anne-baba ikilisi kendi doğrularını, kitapta yazılanları, pedagog görüşlerini çocuğa uygulama sevdasından helak olur! çocukça isteklerini şımarıklıklarını bile hoş görmez. Disiplin adı altında resmen baskı uygular. İkinci çocuğa karar verdiklerinde, egosu tatmin olan anne-baba son derece esnek bir yaklaşımla bebeği büyütür. Tolerans ön plandadır, buda beraberinde az disiplin anlamı taşıdığından küçük çocuk sürekli taviz alabilen konumuna girer.

Sonuç olarak, çocuklarımızı hangi yaşta olursa olsun önemsememiz, değer vermemiz ve onlara olan sevgimizi hissettirmemiz gerekir diye düşünüyoruz.
Hiç bir şey için geç kalmış değiliz, onlara yaşlarını yaşama fırsatını vererek, kardeş olmanın sırtlanacak bir yük değilde paylaşılacak bir mutluluk olduğunu öğreterek başlayabilirsiniz. 



20 Şubat 2013 Çarşamba


HEPİMİZİN KARDEŞE İHTİYACI VAR


Çoğu anneler babalar 2 inci çocuk konusunda çok endişeli yaklaşıyorlar. Temel ihtiyaçlarını, Eğitmi masrafları, bakım gereksinimlerini, karşılama konusunda ciddi endişeleri mevcüt.
Özellikle büyük metropollerde yaşayan, ve çalışan anneler, bi yanda hayat standartlarını korumak, gerksinimlerini karşılamak için çalışmaya ihtiyaç duymaktadırlar, öbür tarafta minicik bebekleri ve içlerini kemiren vicdan azabı yaşayan annelik duyguları.

Oysaki kardeşilik güzel bir şeydir ve hepimizin kardeşe ihtiyacı vardır. Bazen biyolojik kardeşimiz olmasa bile arkadaşlar, kuzenler, yeğenler aynı işlevi görürler. Onlarla kardeş gibi oluruz. Bu anlamda kardeşlik insanlık tarihi kadar eskidir. Ama bu toplumsal değişimin etkileri ile onun da sarsılabildiğini, örselendiğini görüyoruz. Çünkü kardeşlerden birbirleri ile çekişmelerinin en klasik sebeplerinden bir tanesi, başta anneye sonrasında babaya olan ihtiyaçlarının bu ihtiyacı karşılarken ortak olmasıdır.

aynı kaynaktan beslenen iki kişi, aynı kaynağı uygun bir şekilde bölüşüyor. Diğer yandan, ikisi de aslında o kaynağın hepsini istemekte, hepsine ihtiyaç duymaktadır. Mesela kardeşlik; kişinin bölüşmeyi, paylaşmayı, sırasını beklemesini, bazen sırasını başkasına vermesini, hakkı ve hukuku öğrenmesinin en güzel yollarından bir tanesidir. 

O yüzden genellikle kardeşli aileleri destekliyoruz. Ama kardeşsiz tek çocuk büyüten birçok aile de bütün bu değerleri çocuklarına kazandırabiliyor. Dahası bazen kardeşli büyüyen çocukların bu değerleri kazanmadığın, hatta tam tersi olumsuz sonuçların olduğunu görüyoruz.

içinde olduğumuz toplumsal doku, kardeşlerimiz olmasa bile, erkenden toplumsal hayata katılmamıza imkan veren kreşler, yuvalar veya anne-babamızla paylaştığımız zamanlar bizi bir şekilde terbiye etmekte. Kardeşsizlik bir problem değildir ama olabilir de. Kardeşlilik de bir problem değildir ama olabilir de....




11 Şubat 2013 Pazartesi


ÇOCUKLARIN İYİ DAVRANMALARINI SAĞLAMAK


Çocukların iyi davranmalarını sağlamak için işleri kolaylaştırdığınızda onların özgüveni yükselir. Kendilerini olumlu bir ışık altında, işbirlikçi ve bir yardımcı olarak görmeyi öğrenir, sizi mutlu edebildikleri için başarılı olduklarını duyumsarlar. Aşağıda çocuklarınızın beklentilerinizi karşılamasını sağlamak için bazı öneriler bulacaksınız.
1. Beklentilerinizin mantıklı ve çocuğunuzun yaşına uygun olmasına dikkat edin. Üç yaşındaki kızınızdan sütünü dökmemesini beklemek mantıklı değildir. Onun koordinasyonu tam gelişmemiştir. On iki yaşındaki oğlunuzu hafta sonunda tek başına evde bırakamazsınız. Böyle bir sorumluluğu ona yüklemek mantıklı olmaz. Beklentileriniz çocuğun gelişimine uygun olursa anlaşmazlık ve düş kırıkları yaşanmaz.
2. Önceden planlayın. Herhangi bir durumun çocuklarınız için zor olacağını biliyorsanız, onların bu durumla başa çıkmaları için önceden hazırlığınızı yapın. Yola çıkmadan önce yanınıza birkaç oyuncak ve yiyecek alırsanız, uzun araba yolculuğunuz herkes için daha dayanılır olabilir. Çocuklar yorgun ya da karınları aç olduğunda sabırsız olurlar. Önceden plan yapar ve çocuklarınızın gereksinimlerini anlayabilirsiniz, onların daha  uyumlu olmalarını sağlarsınız.
3. Beklentilerinizde açık olun. Ona ne istediğinizi, onun anlayabileceği bir dille tanımlarsanız kızınız, ''anneannenin evinde uslu ol,'' tümcesinin ne anlama geldiğini anlayacak ve kendisinden beklediğiniz gibi davranacaktır. Ona özellikle mobilyaların üzerinde zıplamamasını, yiyeceklere dokunmamasını ve erkek kardeşiyle kavga etmemesini istediğinizi anlatmalısınız.
4. Olumlu olanın üzerinde yoğunlaşın. ''iyi davranış'' ve ''çabayı'' övmek, desteklemek için tüm olanakları kullanın. Çocuğu terbiye ederken kötü yanları olduğu kadar iyi olanları da vurgulayın. Oğlunuzun ne yapması gerektiğini sıralarken doğru yaptıklarını da sayın. İşin yarısını tamamladığını anlarsa daha çok gayret edip geri kalan kısmı da başarması kolaylaşır. ''Gezimizle ilgili yazdığın kısa öykünü çok beğendim, ancak yazını okumak zor oldu. Yarın okulda, öğretmeninin de beğenmesi için öykünün en iyi el yazınla yeniden yazmanı istiyorum.''
5. Ona olabildiğince seçme hakkı verin. Seçme hakkı vermek, çocuklara denetimi ellerinde bulunduryormuş duygusu verir. Sonuç olarak, daha az karşı çıkarlar. ''eve gitmeden önce bir oyuncağa daha binecek zamanımız var. Hangi oyuncağa binmek istediğini sen seç.''
6. Ödül verin. Yatma saatini uzatmak ya da pastaneye giderek sevdiği bir tatlı yemek, çocuğun alışmış davranışı değiştirmede küçük bir dürtü olabilir. ''Hafta boyunca sabahları zamanında kalkarsan, cuma günü okuldan sonra dondurma yemeğe gidebiliriz.'' ''Bu dönem notların ortalaması B olursa, yılbaşı tatilinde gideceğin kayak gezisinin yarı parasını ben öderim.'' Çocuğun ulaşmaya çalıştığı amaç, mantıklı bir çaba sonucunda erişilir olmalı. Ödülün aşırı olması gerekmez. Bir yıldız ya da fen kağıdına yapıştırılacak süslü bir çıkartma bile çocuk için etkili bir dürtü olabilir.





5 Şubat 2013 Salı

ÇOCUKLARA VERİLEN CAZALAR


Ceza sözcüğü ''boyun eğmeye ya da kurallara uymaya zorlama'' olarak tanımlanır ve kişi üzerinde zorla denetim ya da baskı uygulamak anlamına gelir. Çocuğunuzla olan ilişkinizde elinizde çok fazla güç vardır. Siz fiziksel olarak daha güçlü, daha akıllı ve daha deneyimlisiniz. Yaşam kaynakları sizin denetiminizde, çocuklar ise sizin evinizde yaşamaktadır. Çocuklar sizin bakım, onay, sevgi, ve değer duyguları yönünden bağımlı oldukları için, onları zorla kendinize boyun eğdirtme gücü de sizindir, ''şunu yap, çünkü ben öle söylüyorum'' ''seni pişman edeceğim'' ''sakın denemeye kalkma'' ''yapmasan senin için daha iyi olur''.

Cezanın amacı çocuklara değişik davranış biçimleri kazandırmaksa, o zaman ceznın yararı yoktur. 
Aslında cezanın yararı yoktur. Aslında Ceza, çocukları yaptıkları ya da yapamadıkları şeylere pişman olma duygusundan uzaklaştırır. Çocuklar meydan okuma, suçluluk ve intikam duygularıyla tanışırlar. Tek anımsadıkları, ''intikam alırım'' ''seni pişman ederim'' gelecek sefer ona söylemem, hiç öğrenemez'' gibi sözler our. 

Cezalandırılan çocuğun gözünde anne baba adil değildir. Siz zorba, kendisi de kurbandır. Aynı zamanda, cezanın özgüven üzerindeki etkisi de yıkıcı olabilir. Çocuk kendini hakarete uğramış, aşağılanmış, güçsüz ve kötü olarak duyumsar. Sizin tarafınızdan kabul edilmek için her şeyi sizin isteğiniz doğrultusunda yapacak ve kendi gereksinimlerini unutacaktır: ''gereksinimlerim önemli değil, demek ki, ben de önemli değilim.''



Bir sonraki Blog yazımız ''Çocukların iyi davranmalarını sağlamak'' için nerler yapılabilir .